İşte o günden bu güne Filistin de ve orta doğuda huzur kalmamış, 400 yıllık adaletli Osmanlı idaresinin yerini zulüm, gözyaşı, sürgün, katliam ve zindanlar almıştır.
1948'den bugüne geçen 60 yıl içinde milyonlarca Filistinli sürgün
edildi (Lübnan, Suriye, Irak, Mısır) , yüz binlercesi karadan ve
havadan yapılan bombardımanlarla katledildi (80 yaşında ihtiyarlar, 15
günlük bebekler, kadın ve çocuklar) şehirler harabelere çevrildi, dış
dünya ile bağlantısı kesilen insanlar, insanlığın gözü önünde aç, susuz ve ilaçsız bırakılarak ölüme mahkûm edildi ve edilmeye devam ediyor.
Kuruluşunu ve varlığını terör, katliam ve gözyaşına borçlu olan
İSRAİL'e karşı ne yazık ki! Bölge ülkeleri ve uluslar arası kuruluşlar
bu güne kadar her hangi bir yaptırım uygulayamadıkları gibi, başta
Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere, onunla en yüksek düzeyde ekonomik,
siyasal ve askeri anlaşmalar yaparak can alıcı askeri ihaleleri ona
vererek, hava sahalarını ona açarak, haberleşme sistemlerini ona
endeksleyerek, zalim İsrail'e can suyu olmuşlardır ve olmaya da devam
ediyorlar.
Devlet olmak adil olmayı, insanları korumayı, insanların huzuru için çalışmayı ve acıları dindirmeyi gerektirir.
Bu özellikleri taşımayan, üstelik 60 yıldır zulüm, gözyaşı, soykırım ve
talandan başka bir şeyle anılmayıp orta doğuyu barut kokusuna, kan ve
ceset kokusuna ve fitne ateşine mahkum eden İsrail'i devlet olarak
tanımak bir insanlık ayıbı olmalıdır.
Başta kendi ülkemiz Türkiye Cumhuriyet'inin hükümeti olmak üzere tüm orta doğu ülkelerini ve İslam konferansı teşkilatı başta olmak üzere tüm uluslararası kurumları ve sivil toplum kuruluşları ile insanlığı, zulümleri ve işgalleri sona erinceye, fitneden vazgeçinceye kadar İSRAİL'i tanımamaya, ona tavır koymaya davet ediyoruz.
Ahmet TAŞ
Mazlumder Kayseri Şube Başkanı