Kayseri Şubesinin organizasyonunda 20 Nisan 2011 Çarşamba günü saat 17.30 da Kocasinan Belediyesi toplantı salonunda Araştırmacı-Yazar Süleyman ARSLANTAŞ'ın verdiği Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da ayaklanmalar, katliamlar, sebepler ve sonuçları konulu konferans Kayseri Sivil Toplum Kuruluşları tarafından yoğun ilgi gördü
Açılış konuşmasını MAZLUMDER Kayseri Şube Başkan Yardımcısı Ahmet TAŞ'ın yaptığı program, Süleyman ARSLANTAŞ'ın akıcı ve düşündürücü konferansı katılımcılar tarafından büyük bir dikkatle dinlendi. ARSLANTAŞ konuşmasında; İslamı; gönüllerden uzaklaştırıp demokrasi denen aldatmacayı yutturmak için Ortadoğu'da Avrupa ve Amerika çaba harcıyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki ayaklanmalarda siyasi ve ideolojik sebepler değil, ekonomik sebepler etkin oldu diyebiliriz. Batı bu yüzdendir Ortadoğu'da demokrasi getireceğiz diye sürekli yalan söylüyor. Batının hedefi toprakları büyütülmüş bir Ermenistan, Türkiye-İran ve Irak'tan koparılan topraklarla oluşturulmuş bir Kürdistan, Irakta oluşturulan bir Şii Arap devleti ve Güneyinde Sünni bir Arap devleti, İranda Belucistan ve Azerbaycan devleti oluşturmanın planlarını yapıyorlar. Mekke ve Medine'nin birleştirilip bir İslam Vatikan devleti kurdurulmak isteniyor. Gelecekte Ürdün devleti parçalanıp bitirilecek, Batı Şeria ve Ürdünün bitişik kısmı birleştirilerek Filistin devleti kurdurulacak. İsrailin istediği şartlar ise Yahudi yerleşimcilerde sorun yaratılmamalı, Filistinli mülteciler ve Doğu Kudüsün statüsüdür.
İsrail devleti kurulduktan sonra Mısırda bir ayaklanma oldu ve Nasır işbaşına getirildi. 1967 de İsrail-Arap ülkeleri savaşında, İsrail işgal ettiği Golan ve diğer yerlerden çıkmadı. 1979 da İranda bir İslam devrimi gerçekleşti. 26 Mart 1979 da Camp David anlaşması imzalandı. Bu anlaşmanın devamında Mısır İsrail'i tanıdı. 1980 de İran-Irak savaşı başlatıldı. Batı ve Amerika İrana karşı Iraka verdiği silahlarla Kuveyt'e saldırttı ve 11 Ocak 1991 de Amerika Irakı parselasyon projesini başlattı. En önemli maksatlarından biride petrol bölgelerine hâkim olmaktı.
Amerikalı Graham Fullerin ortaya attığı iki tez uygulanmaya çalışıldı. Birincisi Islama zarar vermek için İslami ülkelerin başlarına yönetici olarak İslami yandaşlarını getirmek (Türkiye modeli), ikincisi ise Müslüman olan ülkelerin yönetimine yönetici olarak İslami olmayan yandaşların getirilmesi (Cezayir modeli) idi. İkinci tez tutmadı ama 1. Tez tuttu ve model olarak sunuluyor.
Amerika Orta doğu petrolünü sorunsuz taşımak amacıyla Hürmüz boğazı trafiğini kontrol için İranın istediği taahhütleride anlaşma ile yerine getiriyor. İran; Saddam'ın yok edilmesi, Pejak sorununun bertaraf edilmesi, Mücahidel Hak örgütünün tasfiyesi ve Talibanın etkisizleştirilmesi gibi isteklerini Amerika'ya kabul ettirdi.
17 Aralık 2010 da başlayan bölge ayaklanmaları bir devrim hareketi değildir. Devrim olarak dünyada 1789 Fransız devrimi, 1917 Bolşevik devrimi ve 1979 daki İran İslam devrimini sayabiliriz. Tunus da saygı duyulan bir isim olan Gannuşi bile; biz devrim yapmadık ama Türkiye modelini uygulamak istiyoruz dedi. Dünyada komünizmin yıkılmasından sonra kapitalizmin karşısında istemedikleri İslamiyet vardı. Bunun içinde Kuzey Afrika'daki İslam ülkelerinde yaşanan ayaklanmalarda batının çirkin bir oyunundan ibarettir.
İsrail bugün bölgede geçmişe göre daha güvensizdir. Bunun nedeni Amerika artık İsrail'i tetikçi olarak kullanmak istemiyor diyerek konuşmasını tamamladı. İki saate yakın süren ve katılımcılar tarafından dikkatle takip edilip sorularla canlandırılan programın sonunda Organizasyonu sağlayan MAZLUMDER Kayseri Şubesi adına Başkan Yardımcısı Ahmet TAŞ' da hem Sayın Süleyman ARSLAN TAŞ'A hem de katılımcılara ayrı-ayrı teşekkür etti.
MAZLUMDER Kayseri Şubesi
Basın Bürosu